A STUDY ON THE USE OF BRICKBONDS IN ANATOLIAN SELJUK ARCHITECTURE
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Onuncu yüzyıldan başlayarak, Onikinci yüzyılın sonlarına kadar Türkistan, Horasan, Gazne ve Orta îran- bölgelerinde benimsenen ve tuğla duvar yüzeylerinin herhangi bir malzeme altında gizlenmeyip çıplak bırakılmalarına dayanan yapı geleneği, Zengiler döneminde de Irak'ta yaygınlaşmış ve giderek Anadolunya da taşınmıştır. Erken Beylikler ve Anadolu Selçukluları dönemlerinde ve tarih olarak da Onikinci yüzyılın ikinci yarısından Onüçüncü yüzyılın sonuna kadar, Anadolu mimarisinde taş birinci derecede bir yapı malzemesi olarak benimsenirken, tuğla ile de sayıca az ancak nitelik açısından önceki örneklerle karşılaştırılabilecek uygulamalar gerçekleştirilmiştir.
Harita: l'de bu dönem mimarisinde tuğla kullanımının coğrafi dağılımı gösterilmekte, Tablo: l'de ise yapı türlerinde ve yapıların farklı bölümlerindeki dağılımının dökümü verilmektedir. Öncelikle coğrafi dağılıma bakıldığında; Onikinci yüzyılın ikinci yarısından kalan örneklerin sayıca azlığı coğrafi dağılıra için bir genelleme yapmaya olanak vermemektedir. Onüçüncü yüzyılda ise Orta Anadolu'da Konya, Akşehir ve çevresinde tuğlanın yaygın bir yapı malzemesi olarak kullanıldığı ve bu kullanımın Sivas, Tokat, Amasya şehirlerine de zayıflayarak ulaştığı söylenebilmektedir,
Yapı türlerindeki dağılıma bakılırsa, genellikle küçük ölçekli Mescid ve Türbelerde tüm yapı tuğladan İnşa edilirken, büyük Ölçekli yapılarda aynı malzeme geçiş ve üst örtüye kısıtlanmakta, az olarak da dış yapısı taş olan bazı yapılarda iç duvar yüzeylerinin de tuğla ile
166
Ö. BAKIRER
kaplandıkları izlenmektedir. Bu gözlem, malzeme seçiminin yapı türünden çok ölçekle bağımlı olduğu sonucunu : getirmektedir..
Onuncu yüzyıldan başlamak üzere gelişen tuğla yapı geleneğinde birincisi tuğla örgüler, ikincisi tuğla kaplamalar olmak üzere birbirinden farklı iki teknik uygulanmış ve bunların niteliklerine uygun tuğla birimleri üretilmiştir. Bu yassıda ayrıntılı olarak incelenen tuğla örgüler, tek tuğla birimlerinin yapım sürecinde yanyana sıralanmaları ile oluşmaktadır. Bu sıralamada istif, kaydırma ve malzeme farklılığı yapılarak farklı örgü türleri oluşturmak olasıdır, İstif farklılığı üç temel Örgü türünü oluşturmaktadır ki, bunlarda tek tuğla birimlerinin yüzeyle olan ilişkileri ile bağımlı olarak Yatay, Yatay/Düşey ve Eğik olmak üzere sınıflanabilir. Bu temel Örgü türlerinin her biri kendi içinde ayrıca kaydırma düzeni ile bağımlı, derz aralarının özel durumları ile bağımlı ve farklı malzeme kullanımı ile bağımlı olmak üzere ait gruplara ayrılabilmektedir. Tablo: 2'de Yatay istifte yarım tuğla boyu kaydırma yapılması sonucu gerçekleştirilen örgü türleri; Tablo: 3'de yine Yatay istifte bir tuğlanın uzun kenarının 1/4, 1/5'i oranında kaydırma yapılması sonucu gerçekleştirilen örgü türleri ele alınmış ve derz araları ve malzeme farklılığına dayanan çeşitlemeler sıralanmıştır. Tablo: 4'te ise Eğik istifin çeşitlemeleri sıralanmakta ve her; biri için Anadolu'daki örnekler verilmektedir. Bu örneklerle de ön örnekler arasında karşılaştırmalar yapılarak hangilerinin tuğla geleneğinin doğrudan devamı, hangilerinin de Anadolu'ya özgü yenilikler olduğu saptanmaya çalışılmaktadır.
Örgülerin yapılardaki dağılımı incelendiğinde, erken tarihli bazı örnekler dışında, genellikle alt yapıda daha sade ve yalnız sırsız tuğla birimleri ile gerçekleştirilen örgü çeşitlemelerinin seçildiği; üst yapıda ise tuğla, ve sırlı birimlerin yanyana getirildikleri örgü çeşitlemelerine yer verildiği izlenmektedir. Bu tur -örgülerin yaygın olarak kullanıldığı minareler ise bazen tamamı tuğladan inşa edilen yapılar yanında, bazen de taştan inşa edilen yapılar yanında ya da bu yapıların taç kapıları üzerinde 'yükselmektedir.
FULL TEXT (PDF):
- 2
143-181