Some Strategies Employed In The Translation of Non-equivalent Word In Turkish
Sign Language (TİD)
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Sign languages are the visuo-spatial languages that are employed by the hearing impaired to communicate with
each other and with those who can hear. The common denominator of the sign languages are gestures, facial
expressions, finger alphabet and the position of the body and hands. Contrary to popular belief sign languages are
not universal and the sign language of each country reflects the culture, world view, and discourse of the society
to which the hearing-impaired belong. Turkish Sign Language (TID) differs from other sign languages with its
own grammar, vocabulary, phonetics and forms of expression. After being acknowledged that the sign languages
were complete languages like spoken languages. The fild of sign linguistics have gained momentum and has
become the subject of research in translation. When the European Parliament acknowledged sign language as an
official language in 1988, sign language interpretation began to be accepted as part of the interpreting studies. In
particular, it has been the subject of research studies examining the cognitive processes in simultaneous translation.
In Europe, the foundations of sign language interpretation training go back to the 1980s. In 1987, ethical rules of
the profession were set down by the interpreters. In international conferences, qualified sign language interpreters
translate from sign language to spoken language and from spoken language to sign language. Although a sign
language interpreter training program cannot be provided in Turkey, workshops are held in order to establish the
professional criteria. In Turkey the importance given to Turkish Sign Language (TİD) increased in line with the
non-disabled society policy aiming at the incorporation of the deaf community to the society and keeping them
informed about world events and developments. Thus the need for sign language interpreters multiplied. In
Turkey sign language interpreters are generally the hearing children of deaf adults known as CODA (child of deaf
adult). CODAs voluntarily or involuntarily act as a bridge in communication from an early age. Due to the fact
that sign language was banned for years, its vocabulary remained limited compared to the vocabulary of Turkish
language. Thus, the composition of a word which has no equivalence in TSL through finger alphabet creates a
problem in communication since the word does not refer to a “signified” for a deaf person. This situation hinders
the “production effort” of the sign language interpreter and leads to a number of challenges such as loss of time,
distraction, and inadequate expressions. This paper will deal with some strategies that are employed by sign
language interpreters in the translation of words that are in the lexicon of the spoken languages but do not have
equivalence in TİD.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
İşaret dilleri işitme engellilerin kendi aralarında ve duyan konuşan insanlarla iletişim kurmak amacıyla
kullandıkları görsel-uzamsal dillerdir. El işaretleri, dil bilgisel yüz mimikleri (kaşların kalkması, gözlerin açılması,
dudağın hareketi), vücut hareketleri gibi el dışı işaretler, işaret dillerinin ortak paydasını oluşturmaktadır. Bazı
işaret dillerinde tek elin, bazılarındaysa çift elin kullanıldığı parmak abecesi işaret dilindeki kavramların sözlüyazılı
dillerde karşılığını vermek üzere geliştirilmiştir. Türk İşaret Dili (TİD) parmak abecesi büyük harfleri ve iki
elin kullanımını esas almaktadır. Ellerin konumu kadar şekli, hareket ve yönelimi (configuration) de işaretlerin
temel ögeleridir. Yaygın inanışın aksine işaret dilleri evrensel değildir ve her ülkenin işaret dili ait olduğu “Sağır”
toplumunun kültürünü, dünya görüşünü ve söylem evrenini yansıtır. Türk İşaret Dili (TİD) de kendine özgü
sesbilimsel, biçimbilimsel, sözdizimsel, anlambilimsel özellikleriyle diğer işaret dillerinden ayrılr. İşaret dillerinin
sesli dillerle eşit derecede eksiksiz diller olduklarının kanıtlanmasıyla (Kyle ve Wool, 1998; Valli ve Lucas,
1992; Asher ve Simpson, 1994; Deuchard, 1984; Isenhath, 1990; Liddell, 2003). Bu konuda yapılan dilbilimsel
çalışmalar hız kazanmış ve çeviribilimin de araştırma konusu haline gelmiştir. Avrupa Parlamentosu’nun 1988’de
işaret dillerini sağırların resmi dili olarak kabul etmesiyle işaret dili çevirmenliği sözlü çevirinin bir parçası olarak
kabul görmeye başlamıştır. Fransa’da işaret dili çevirmenliği eğitiminin temelleri 1980’li yıllara dayanmaktadır.
(Bernard, Encrevé, Jegggli, 2007,s. 31). Uluslararası konferanslarda diplomalı işaret dili çevirmenleri işaret
dilinden konuşma diline ve konuşma dilinden işaret diline çeviri yapmaktadır. Türkiye’de Üniversitelerde henüz
işaret dili çevirmenliği eğitimi veren bir program bulunmamakla birlikte meslek kriterlerinin belirlenmesine
yönelik çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Türkiye’de işaret dili çevirmenleri genel olarak anne ve babaları
sağır olup kendileri işiten ve “koda” olarak adlandırılan bireylerden oluşmaktadır. Kodalar çok küçük yaşlardan
itibaren gönüllü ve zorunlu olarak iletişimde köprü rolünü oynamaktadırlar. İşitme engelliler Türk toplumunun
bir parçasıdır. Bu açıdan bakıldığında Türkçe ve TİD kullanan iki ayrı toluluk söz konusudur. TİD’in söz varlığı
Türkçe’nin söz varlığıyla aynı değildir. Bu durum TİD’deki sözcüklerin sınırlı olduğu anlamına gelmemektedir.
Nitekim işitme engelliler iletişim durumunda bir problem yaşamamakta, herhangi bir duygu ya da düşünceyi ifade
etmekte sıkıntı çekmemektedirler. Türkçe’nin söz varlığında var olup TİD’de eşdeğeri olmayan bir sözcüğün
ifadesinde çeviri boyutunda işaret dili çevirmenleri bir takım zorluklar yaşamaktadır. Sözcüğün parmak abecesiyle
yazılması işitme engelli bir bireyde gösterilen düzleminde bir gerçekliğe gönderme yapmakta böylece iletişim
problemi yaratmaktadır. Bu durum Türkçe’den işaret diline eşzamanlı çeviri sürecinde çevirmenin “üretim çabasını”
zorlayan bir unsurdur ve çeviride zaman kaybı, dikkatin dağılması ve anlamın yeterince ifade edilememesi gibi
bir takım güçlükler yaratmaktadır. Bu çalışmada Türkçe’nin söz varlığında olan ve TİD’de karşılığı olmayan
sözcüklerin aktarımında işaret dili çevirmenlerinin uyguladıkları bazı stratejiler ele alınacaktır.
FULL TEXT (PDF):
- 2