Journal Name:
- BELGİ Dergisi
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Sayın Belediye Başkanım, kıymetli meslektaşlarım, sevgili öğrencilerimiz,
kıymetli misafirler, itiraf edeyim böyle sıcak cömert bir mekân bulacağımı
tahmin etmiyordum. Dolayısıyla emeği geçen başta sayın rektörümüz ilgili
meslektaşlarımız olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Bir de son Şerif
Hocamızın Kırkpınar havasını andıran bu davetinden sonra insan kendini karate
filminden çıkmış ergen gibi hissediyor. Var mı bana yan bakan? Ve o duyguları
herkes hissetmiştir. Teşekkür ediyorum.
Ben bu bölgenin bir insanıyım, dolayısıyla Pamukkale Üniversitesi aynı
zamanda benim de üniversitem. Sayın rektörle de hem meslektaş, hem hemşeri,
hem de dostluk ilişkimiz var. O yüzden bu davetleri için de nezaketleri için de çok
çok teşekkür ediyorum. Burada bulunan benim pek çok uzun sürelerdir tanıdığım
meslektaşlarım var. Onların arasında olmak da insanı tabiatiyle heyecanlandırıyor.
Söz çok önemlidir. Sıradan bahsedip geçiyoruz ama varlık âlemindeki belki bizim
varlığımıza anlam katan en önemli değerimiz kullandığımız sözler kavramlar,
“üslubu beyan aynıyla insan” demiş eskiler. “Söz söz ola kese savaşı, söz söz ola
kestire başı.” Biz insanız ve insanların iletişimi öncelikle söz ile olur.
Mart ayı bizim millî derneğimizde, millî kültürümüzde pek çok anlamlı
hadisenin temerküz ettiği bir mevsim, baharın yeniden doğuşunu müjdelediği
gibi Mart, aynı zamanda bizim bir millet olarak, bir toplum olarak bu dünyadaki
ve varlık âlemindeki iddialarımızı adeta yine sıfırdan neşet ettiren bir mevsimin
başlangıcı gibi tarihimiz de öyle değerlendirmek lazım. Ve bu başlangıcın belki de
en canlı şahitlerinden biri Mehmet Akif Ersoy. Şöyle bir dünya hayal edin: Bilinen
dünyanın %90’ına yakın kısmının üç beş Avrupa ülkesi tarafından işgal edildiği ve bu
bilinen dünyanın tamamına yakın kısmının insanlarının da köleleştirildiği, onların
kimliklerine dair her ne değer varsa hakir görüldüğü, hor görüldüğü bir dünya.
Dünya haritasını gözümüzün önüne getirirsek bu söylediklerim daha belirgin hale
gelir. O dünyada, yani dünyanın %85-90’nın köleleştirildiği bir dünyada, insanlık
onurunu temsil eden %10-15’i biz oluşturuyorduk, bizim dışımızda hemen herkes
teslim olmuş ya da teslim alınmış idi. O kader anında eğer biz de teslim olmuş
olsaydık, adeta insanlığın iflası söz konusu olacaktı. O tarihleri en güzel ifade eden
mısralardan biri de Yahya Kemal’e aittir.
FULL TEXT (PDF):
- 6