Journal Name:
- BELGİ Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Atatürk, büyük asker ve devlet adamı niteliği ile kendini bütün dünyaya kabul
ettirmiş bir liderdir. Bu bağlamda, O’nun en önemli yanlarından birisinin, -işin
uzmanlarına danışarak- bilimsel doğrultuda geliştirdiği araştırıcı ve sorgulayıcı
kimliği olduğu, şüphe götürmez bir gerçek hükmündedir.
Sosyal ve kültürel plâtformda gerçekleştirdiği yeniliklerin önde
gelenlerinden ikisini ise, dil ve tarih konusundaki son derece ciddî çabaları ve
çalışmaları oluşturur. Nitekim, alan araştırmaları yapmak üzere kurduğu Türk Dil
Kurumu, Türk Tarih Kurumu ile Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi de, kendisinin bu
konuya verdiği değerin, önem ve önceliğin açık birer göstergesidir.
Tarih’i, çağdaşlaşma yolunda devletin ve milletin ilerleyip yükselmesi
için temel destek olarak gören Atatürk; dil’i de, millî kültürün özü kabul etmiştir.
Türk dilinin ve Türk tarihinin geçmişte nerelere kadar uzandığı ve dayandığı
gerçeğinin araştırılması, soruşturulması ve giderek sorgulanması, kendisini sürekli
meşgul eden konuların önde gelenlerinden olmuştur. Buna göre, devlet ve millet
hayatının bu iki asıl ve asîl unsurunun üzerinde çok eskilere gidilerek derinden
araştırılması gereğine gönülden inanmıştır. Bu yoldaki çalışmaları ise, bizzat
başlatarak yönlendirmiş, teşvik ederek desteklemiştir.
Türkler’in,-genel kabule göre-bilinen en eski yurdu Orta Asya’dır. Ancak,
“atalarımız, Orta Asya’ya nereden, ne zaman ve ne şekilde gelmişlerdir? Bir
başka deyişle, Orta Asya’daki Türk varlığı nasıl oluşmuştur?” İşte bu soru, Gâzi’nin
zihnini çok meşgul etmiş ve meraklı bir araştırıcı kimliği ile geçmişin derinliklerine
yönelmesi sonucunu doğurmuştur.
FULL TEXT (PDF):
- 1