The Declaration of Constitutional Monarchy in Its 100th Anniversary and Non-Muslim Communities
Journal Name:
- Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Most of non-Muslim communities worked in cooperation with the Committee of Union and Progress in the process of declaration of the Second Constitutional Monarchy, The declaration of the Constitutional Monarchy was celebrated with great joy which had not been not throughout the Ottoman history by that time and it was observed that almost every non-Muslim communities participated in the celebration.
However, the Bulgarian declaration of independence and the annexation of Bosnia Her¬zegovina by the Austrian-Hungary Empire and Crete by Greece respectively, spoiled this cozy atmosphere and consecutive land losses showed that the expected miracle was a difficult task in respect of the empire's future and the union of components and caused a big disappointment.
The passing the law of compulsory military service for non-Muslims, elections after the entry into force and the Adana events conveyed that the realization of "union of components" with the Constitutional Monarchy was too difficult. In this context, compulsory military service functioned like a litmus paper and revealed the fact that the loyalty of non-Muslims to the Otto¬man Empire was too weak and they never felt a belonging.
In spite of painful experiences in the stated period, the leader staff of the Committee of Union and Progress tried to hold Muslims and non-Muslims together and employed them in both executive and legislative branches.
The events in the period in question have been examined in the context of non-Muslim communities of the Ottoman Empire have been dealt with in this paper.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
II. Meşrutiyetin ilanı sürecinde gayrimüslim unsurların önemli bir kısmı Abdülhamit yönetimine karşı İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ittifak hâlinde çalışmışlardır. Meşrutiyetin ilanı, Osmanlı tarihinde eşine pek rastlanmayan biçimde ortak kutlamalara sahne olmuş ve bu kutlamalara bütün unsurların iştirak ettikleri görülmüştür.
Ancak Bulgaristan'ın resmen bağımsızlığını ilanı, Bosna Hersek'in, Avusturya Macaristan ve Girit'in Yunanistan tarafından ilhakı bu pembe tabloyu bozmuş, peş peşe gelen toprak kayıpları ülkenin geleceği ve ittihad-ı anasır noktasında beklenen mucizenin ne denli zor olduğunu göstermiş ve büyük hayal kırıklığı yaratmıştır.
Meşrutiyet ile birlikte sağlanmak istenen "ittihad-ı anasır"ın, gayrimüslimler için zorunlu askerlik öngören yasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi, onu takiben yapılan seçimler ve Adana olayları ile ne denli zor olduğu gözler önüne serilmiştir. Bu bağlamda özellikle zorunlu askerlik bir turnusol kâğıdı işlevi görmüş ve gayrimüslim unsurların Osmanlı Devletine pa¬muk ipliği ile bağlı oldukları ve bir aidiyet duymadıkları gerçeğini ortaya koymuştur.
Söz konusu dönemde yaşanan bunca acı tecrübeye rağmen, İttihat ve Terakki yönetici kadrosu, son ana değin gayrimüslim ve Müslim unsurları bir arada tutmaya çalışmış, gerek yasama organında ve gerekse yürütme organında onlara yer vermiştir.
Çalışmamızda söz konusu dönemde yaşanan olaylar gayrimüslim Osmanlı cemaatleri bağlamında incelenmiştir.
- 1
53-73