Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Taşınır satımı sözleşmesinde amaç; tam mülkiyetin devri olsa da, sözleşmenin kurulması; alıcıya satıcıya karşı mülkiyetin naklini talep konusunda bir alacak hakkı sağlar. Diğer bir anlatımla, taşınır satım sözleşmesi alıcıya mülkiyet hakkının geçmesini sağlamaz, sadece kendisinden sonra gelecek olan ayni tasarruf sözleşmesinin hazırlanmasına ilişkin nispi bir talep hakkı verir. Bu sebeple, taşınır satım sözleşmesinin kurulması ile sözleşmeye konu olan taşınır eşyanın mülkiyetinin geçirilmesi anı arasındaki zaman diliminde, satılan taşınırın yarar ve hasarının kime ait olacağı önemli bir sorun olarak ortaya çıkar.
Borçlar Kanunumuz, satım sözleşmesinde hasarın geçmesine özel bir önem vererek, diğer sözleşme türlerinden ayn bir şekilde düzenlemiştir. Buna göre, satım sözleşmesinde satılan şeyin yarar ve hasarı, sözleşmenin kurulması anından itibaren alıcıya geçer. Oysa diğer karşılıklı sözleşmelerde durum borçlunun kusursuz imkansızlık sebebiyle borcundan kurtulmasıyla birlikte, karşı edim olarak bedeli talep etme hakkından yoksun olması şeklindeki BK.m.ll7/f.2 düzenlemesine paralellik gösterir. BK.m.183 hükmü ile getirilen hasarın geçiş prensibi ise, BK.m.l 17/f.2'deki genel kuralın bir istisnası niteliğindedir.
Bu çalışmanın amacı, ekonomik hayatta büyük öneme sahip olan satım sözleşmesinde ortaya çıkabilecek en önemli sorunlardan biri olan, yarar ve hasarın geçmesi probleminin Borçlar Kanunumuzdaki ele almış biçimini analiz edip, de lege feranda önerilerde bulunmaktır. BK.m.l83'de, satım sözleşmesinde hasar ve yararın geçmesi aynı prensibe tabi olarak düzenlenmişse de, çalışmada esas olarak hasar ve hasarın geçişi kavramları incelenecek; yararın geçişine ise yeri geldiği ölçüde, değinilecektir.
FULL TEXT (PDF):
- 1
177-206