URBAN PLANNING EXPERIENCE OF TURKEY IN THE 1930s
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
Urban planning experience of Turkey in the 1930s constitutes a set of
consistent policies and strategies. Establishment of a national economy
and arrangement of the space of the nation-state were the main policies
determining the major lines of policy-oriented urban planning experience
in this period. Under this general political framework, the creation of a new
capital and the establishment of industrial cities were the unique cases.
These were seen as major means of regional development and interregional
integration. Urbanization problem was approached in a comprehensive
and holistic manner. In this policy framework, the significance of
industrialization in urban-rural integration was emphasized. And the
liberation of the rural labor was seen as the basis of social development
and urban-rural integration. State factories appeared as the major agents of
integration of industry with the city and the redefinition and the provision
of public services. Public spaces of the Republic were emphasized and
urban development was directed on the lands that were expropriated.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Türkiye’nin 1930’lu yıllardaki kent planlama deneyimi bir dizi tutarlı
ve bilinçli siyasa ve stratejilerden oluşmaktadır. Milli ekonominin
inşası ve ulusal devletin mekanının düzenlenmesi, bu dönemdeki
siyasa yönelimli kent planlama deneyiminin çerçevesini belirleyen ana
siyasalardır. Bu genel siyasal çerçeve altında, yeni bir başkent yaratılması
ve sanayi kentlerinin kurulması özgün örneklerdir. Bütün bunlar bölgesel
gelişme ve bölgelerarası bütünleşme açısından önemli araçlar olarak
görülmüştür. Bu siyasa yönelimli gelişme modelinde, kentsel ve bölgesel
gelişme sorunları birbirlerinden koparılmamaktadır. Bu dönemdeki
devletçi siyasalar nedeniyle kentsel ve bölgesel ölçeklerde eşitlikçi ve
adil bir gelişme modelini uygulama olanağı bulunmuştur. Kentleşme
konusuna kapsamlı ve bütünselci bir çerçevede yaklaşılmış, kır ile
kentlerin bütünleşmesinde sanayileşmenin önemi vurgulanmıştır. Bu
dönemde, kırsal emeğin özgürleşmesi, toplumsal kalkınmanın ve kır-kent
bütünleşmesinin temeli olarak görülmektedir. Devlet fabrikaları, sanayi
ile kentlerin bütünleşmesinde ve kamusal hizmet sunumunun yeniden
tanımlanmasında önemli aracılar olarak ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetin
kamusal mekanları vurgulanmış, kamulaştırılmış topraklar üzerinde
kentsel gelişme yönlendirilmiştir.
1930’lı yıllarda, Sanayi Planları sayesinde, üretim süreci yönlendirilebilmiş
ve toplumsal sermaye halkçı ve eşitlikçi kalkınma için kullanılabilmiştir.
İlginçtir ki, dönemin Sanayi Kenti, Bahçe Kenti gibi şehircilik yazınında
ortaya atılan başlıca kentsel gelişme modellerinin uygulamalarını
Türkiye örneğinde açıklıkla görebilmekteyiz. Bu genel siyasalar altında,
dönemin kent planlama yaklaşımı kestirime dayanmamaktadır. Tersine
siyasa yönelimlidir. Yani Anadolu’nun kalkındırılması ve yeni gelişme
merkezlerin yaratılması stratejisi saf iktisadi ölçütlerin önüne geçmektedir.
Bu dönemde, toplumsal sermayeyi yönlendirmeye ve denetlemeye
yönelik siyasalar ile yeniden bölüşüme yönelik siyasalar başbaşa yürümüş
ve bu şekilde, İstanbul’un başatlığına karşı birçok büyüme kutbu
yaratılabilmiştir.
FULL TEXT (PDF):
- 2
173-188