GENERAL OVERVIEW OF THE OTTOMAN ARCHITECTURE IN SERBIA
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
According to the Ottoman Archives books 910 buildings have been built during more than four centuries of Ottoman domination of Serbia. Based on the archival records those structures distribution are determined by the use that can be named, as religious buildings mosques, dervish mausoleum et al.; as education structures, madrasa, school etc; as commercial buildings inns, bazaar, caravanserai etc; as social structures baths, bridges, fountains, etc.; as public structures mansion, home et al; as public buildings of the palace, the customs house, post office etc; as military structures in the castle, tower, barracks, et al. In my paper presentation those structures will be represented in picturesque tables.
Based on our inventory study of the Ottoman structures conducted during years 2000-2005, 186 structures were partially or completely with good standing. The majority of these structures today are registered as historical monuments and are under the protection of the Ministry of Culture of Serbia. However, there are still unregistered building as such. Most of the surviving or standing structures are located in cities namely, Belgrade, Smederevo, Nis, Pirot, Sokobanja, Novi Pazar, Leskovac, and Vranja. In addition, Kladovo Fethul-Islamic Castle- having strategic importance along the Danube River, Castle Golubac, Petrovaradin Castle and the Castle of RAM should also be counted. Most of the existing structures can be listed as the buildings of the classical architectural features of the Ottoman period.
In Serbia, Andrej Andejeviç, Ivan Zdavkoviç'in, D.Curiç-Zamalo 's and Duşanka Bojaniç are some main researchers who have studied the Ottoman buildings in Serbia until today. However, these studies cover only a minor part of the Ottoman Architectural features in Serbia. Unfortunately, there has not been done a comprehensive study on the subject yet. Future studies on this field by the young researchers will contribute greatly on rediscovering common cultural heritage which will contribute to the protection of the same. I believe further studies in this area, would be for the benefit of both countries, and I think that will be appreciated by the humanity.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Sırbistan’da dört asırdan fazla Osmanlı hâkimiyeti süresince, Osmanlı Arşiv kayıt defterlerine dayanarak 910 yapının inşa edildiği tespit edilmiştir. Arşivde kayıtları tespit edilen bu yapıların kullanım amacına göre dağılımı: dini yapılardan cami, tekke türbe vd.; eğitim yapılarında medrese, mektep vd; ticari yapılardan han, bedesten, kervansaray vd; sosyal yapılardan hamam, köprü, çeşme vd; sivil yapılardan konak, ev vd; kamu yapılarından saray, gümrük binası, postane vd; askeri yapılardan kale, kule, kışla vd. yapıları sayabiliriz. Bildiri sunumunda bunlar tablolar halinde verilecektir.
200-2005 yılları arasında Sırbistan’ın genelinde yaptığımız envanter çalışmasında, kısman veya tamamen ayakta olan 186 yapı tespit edilmiştir. Günümüzde ayakta olan bu eserlerden büyük bir kısmı Sırbistan Kültür Bakanlığı tarafından tarihi eser statüsünde tescil edilmiş ve koruma altındadır. Ancak hala tescil edilmeyen yapılar da vardır. Sırbistan’da ayakta kalan Osmanlı dönemi yapıların çoğu Belgrad, Smederevo, Niş, Pirot, Sokobanja, Novi Pazar, Leskovac ve Vranja gibi şehirlerde bulunmaktadır. Buna ilaveten, Tuna Nehri boyunca stratejik öneme sahip Kladovo Fethul-İslam Kalesi, Golubac Kalesi, Petrovaradin Kalesi ve Ram Kalesini de saymak gerekir. Mevcut yapıların büyük bir kısmı Klasik Osmanlı dönemi mimari özelliklerini taşıyan yapılar olduğunu söyleyebiliriz.
Sırbistan’da Osmanlı Mimarisi ile ilgili günümüze kadar Andrej Andejeviç’in, İvan Zdavkoviç’in, D. Curiç-Zamalo’nun ve Duşanka Bojaniç vd. gibi araştırmacılar tarafından yayınlanan kitap ve makaleleri sayabiliriz. Ancak bu araştırmalar, Sırbistan’daki Osmanlı Mimarisi örneklerinin çok az bir kısmını kapsamaktadır. Sırbistan’da bu konuda derli toplu bir çalışma hala yapılmamıştır. Genç araştırmacıların bu alanda yapacakları yeni çalışmalar ile Sırbistan’da bu ortak kültür mirasının ortaya çıkmasına ve korunmasına katkı sağlayacaktır. Bu alanda yapılacak çalışmalar, her iki ülkenin yararına olacağı ve dünya kamuoyu tarafından destek ve takdir bulacağı kanaatindeyim.
- 10